Kira sözleşmeleri, yalnızca kira bedelinin ödenmesi ve taşınmazın tesliminden ibaret değildir. Kiraya verenin asıl yükümlülüğü, kiralananı sözleşmeye uygun biçimde teslim etmek ve kullanıma elverişli şekilde tutmak yükümlülüğüdür. Bu yükümlülükler yalnızca "teslim anıyla" sınırlı olmayıp, sözleşmenin tüm süresi boyunca geçerlidir (TBK m. 301).
Ayıp, kiralananın sözleşmedeki amaca uygun şekilde kullanılmasını engelleyen ya da azaltan her türlü fiziki, hukuki veya ekonomik eksikliktir. TBK m. 308’e göre:
"Kiraya veren, kusuru olmadığını ispat etmedikçe, kiralananın ayıplı olmasından doğan zararları ödemekle yükümlüdür."
Yani:
Kiralanan rutubetliyse,
Belediyeden kullanım yasağı geldiyse,
Komşu işletmenin gürültüsü iş yapmayı engelliyorsa,
kiraya veren kusur aranmaksızın sorumludur.
İlgili İçtihatlar:
Yargıtay 3. HD, 27.05.2019, 2017/8266 E. – 2019/4990 K.: Kiralananda imar planı nedeniyle kullanıma engel çıkan durum, kiraya vereni kusursuz da olsa sorumlu tutar.
İstanbul BAM 35. HD, 2021/576 E. – 2021/806 K.: “Kiraya verenin ayıptan doğan zararı ödemesi için kusur şart değildir.”
Kiracının zararını kalem kalem ispat etmesi her zaman mümkün değildir. Ancak bu, hakkın reddini gerektirmez.
TBK m. 50/2 açıkça der ki:
“Zarar tam olarak ispat edilemediğinde, hâkim onu olayların olağan akışına göre takdir eder.”
“Zararın miktarı tam belirlenemese de varlığı sabitse hâkim takdiren tazminat hükmedebilir.”
Bilirkişi raporu alınamasa dahi, hâkim hakkaniyet indirimiyle makul tazminat belirlemelidir.
Kiraya veren sözleşmeyi feshedebilir, ama bunu hakkaniyete ve yasal prosedüre uygun şekilde yapmalıdır. Aksi hâlde bu, kiracı açısından zarar doğurur.
Yargıtay 6. HD, 08.04.2014, 2014/2303 E. – 2014/4525 K.
“Kiraya veren sözleşmeyi haksız feshederse, kiracının kazanç kaybı dahil zararını tazmin etmelidir.”
Adana BAM 5. HD, 2022/3502 E. – 2022/3065 K.
“Kiralanan okul kantini sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle kiracının tahliyesi hukuka aykırıdır.”
Bir dönem yalnızca maddi zararlar dikkate alınırken, Yargıtay ve BAM’lar artık kiracının kişilik haklarının zedelenmesini de dikkate almaktadır.
Bu tür fiiller, kiracıya karşı yapılan haksız fiil niteliğindeki eylemler olup manevi tazminat talebini doğurur.
Yargıtay 4. HD, 28.01.2015, 2014/5018 E. – 2015/1060 K.
“Kiraya verenin su tesisatını kesmesi kişilik hakkına saldırı olup manevi tazminat gerektirir.”
Yargıtay 13.HD., 15.04.2019, 2018/1325 E. – 2019/4210 K.
“Kiracının ticari itibarına zarar veren tutum manevi tazminatı gerektirir.”
Hem maddi hem manevi tazminat kira sözleşmesinden kaynaklanıyorsa, bu davaların görüleceği yer Sulh Hukuk Mahkemesi’dir.
Yargıtay 3. HD, 14.02.2018, 2017/5185 E. – 2018/1050 K.
“Kira sözleşmesine dayalı alacak ve tazminat davaları Sulh Hukuk Mahkemesinin görevine girer.”
Kira sözleşmesi kutsaldır, ancak tek taraflı değildir. Kiraya veren yalnızca para alan değil, sorumluluk da taşıyan taraftır. Kiracının:
hak araması bir lütuf değil, yasal güvencedir.
Kiraya verenin:
“Benim kusurum yoktu”
“İstemeden oldu”
gibi savunmaları, TBK m. 308 ışığında geçerli değildir.
Siz de benzer bir mağduriyet yaşadıysanız, uzman bir avukata başvurarak haklarınızı aramaktan çekinmeyin. Unutmayın, sessizlik hak kaybıdır.
Daha fazla bilgi ve güncel içtihatlar için blog yazılarımızı takip edin.
[İletişim – Hukuki Danışmanlık Talebi]
[Makaleler - Kategori Sayfası]